Overblog
Edit post Follow this blog Administration + Create my blog

Hoşgeldiniz!

Çin'e gidenleri mazur görünüz!

01/02/2013 , tebdil-imekan

Çin’e gidenleri mazur görünüz. Çünkü bu insan grubu orada geçirdiği sürenin kısalığına bakmazsızın döndükten sonra uzun yıllar daha Çin maceralarıyla sizi sıkacaktır. Biz, beraber gittiğim arkadaş grubumla 15 gün geçirdik, daha 15 yıl anlatacak malzememiz stoklarda mevcut. :) Hele altı ay falan kalan arkadaşlar var, onlarda da torunlara aktarmalık malzeme olduğunu biliyorum.

Aslında bu bloğa başlarken tarihte geri gitmek gibi bir niyetim yoktu, ama şimdi hem bu vesileyle hem Çin fotoğraflarımı düzenlemiş olacağım hem de o günlere tekrar dönüp mutlu olacağım hem de en sevdiğim işi yapacağım yani yazacağım.

Serinin ilk kısmında Çin’deki ilk günlerimizden Çin yemekleri ağırlıklı fotoğraflar seçtim. Bugüne kadar hiç en şık restorantlardan aç çıkmadıysanız ve hem her fırsatta hamburger yiyip hem de kilo verilebileceğini görmek istiyorsanız Çin size bunların hepsini sunuyor. :)

Madem ilk günler dedik, uçaktan ilk izlenimler ile başlayalım. Uçağın bıdıcık penceresinden görünen deniz mavi değildi. Uçaktan indik gökyüzü de mavi değildi. Havaalanındayken bizi almaya gelen otobüse gitmek üzere kapıdan çıkan ilk grup arkadakilere bağırıyordu: “Aklınız varsa geri dönün! Burası çok sıcak.” :) Ve o kapıdan biz de çıktık, ama ne çıkmak. Yüksek nem nedeniyle saniyeler içinde hepimiz ıslak kıyafetler giymişcesine ter içindeydik. Çok huzursuz bir duygu ama insan alışıyor, bindik otobüsümüze geldik Şangay Üniversitesi’ne.

Şangay Üniversitesi’ndeki ilk yemeğimizdi bu.

image

İşte benim de dahil olduğum bu grup çok önemli. Daha önce itiraf etmiştik sanırım ama grubumuzdan da henüz bilmeyenler varsa bir itiraf da benden: Noyan’ın Türkiye’den getirdiği sucukları yurdun beşinci katında pişirip yiyen bizdik. Hatta bir gün Tai Chi dersinde hocanın bize arkasını dönmesiyle ve Noyan’ın üçe kadar sayıp verdiği işaretle yine sucuk yemek için dersten kaçan da bizdik. :)

image

Aşağıdaki fotoğraf “Hoşgeldiniz” yemeğimizden. Daha aşağısında sofradaki diğer yemeklerin fotoğraflarına bakabilirsiniz. Anlayacağınız üzere bizim için en sıkıntılı taraftı yemek mevzusu. Aslında gerçekten insanlar bizi mutlu edebilmek için ellerinden geleni yaptılar. Her gittiğimiz yerde sofraya çeşit çeşit ve her defasında fazlasıyla yemek geldi. Hatta bir defasında 6 kişilik bir masaya 8 kişi oturma çabamız olduğunda bizden masalara sandalye eklemememiz istenmiş ve açıklama olarak da masalara, masadaki misafir sayısının fazlasına yetecek şekilde yemek servisi yapılmaya çalışıldığını söylemişlerdi. Eğer masaya koyduğumuz yemek, kişi sayısına denk veya az olursa üzülürüz, demişlerdi. Bak şimdi buram buram misafirperverlik ve nezaket koktu. :)

Gelgelelim bir defasında yemek yiyeceğimiz yer konusunda biz öneride bulunmaya kalkmıştık. O zaman da aldığımız cevap: “Ama siz mülakatta Çin yemeklerini seviyoruz, yeriz tabii demiştiniz.” :) Benim mülakatımda konu yemeklere hiç gelmemişti ama gelseydi eminim ben de “Oooo Çin yemeklerini çok seviyorum ve kesinlikle Çin mutfağından daha çok şey denemek istiyorum.” derdim. Neyse demek isterdim ki bizim gibi olmayın mülakatlarda yalan söylemeyin. Ama söyleyin bence yaa, nolacak ki? :) 

image

image

image

image

image

O değil de tabağın etrafındaki bu beyaz ekmekleri ben çok seviyordum. :)

image

image

image

image

Görüldüğü gibi kimimiz yedi, kimimiz baktı ama kıyamet hiç kopmadı. :)

image

Çin serisinin birinci kısmına burada son veriyorum. 

Devamı gelecek. :)

 

 

 

 

Yeri gelmişken bu da işte pek şeker “Tai Chi” hocamız. Bu tatlı kıza o yapılır mıydı, ama oldu artık. :)

Yeri gelmişken bu da işte pek şeker “Tai Chi” hocamız. Bu tatlı kıza o yapılır mıydı, ama oldu artık. :)

Bu gönderiyi paylaş

Yorum yap